koşmak
Atlet koşuyor.
run
The athlete runs.
öldürmek
Deneyden sonra bakteriler öldürüldü.
kill
The bacteria were killed after the experiment.
başarılı olmak
Bu sefer başarılı olmadı.
work out
It didn’t work out this time.
kapatmak
Perdeleri kapatıyor.
close
She closes the curtains.
tercih etmek
Kızımız kitap okumaz; telefonunu tercih eder.
prefer
Our daughter doesn’t read books; she prefers her phone.
inanmak
Birçok insan Tanrı‘ya inanır.
believe
Many people believe in God.
çıkmak
Arabadan çıkıyor.
get out
She gets out of the car.
sınırlamak
Çitler özgürlüğümüzü sınırlar.
limit
Fences limit our freedom.
keşfetmek
Denizciler yeni bir toprak keşfettiler.
discover
The sailors have discovered a new land.
çarpmak
Tren arabaya çarptı.
hit
The train hit the car.
yüzmek
Düzenli olarak yüzüyor.
swim
She swims regularly.
artırmak
Nüfus önemli ölçüde arttı.
increase
The population has increased significantly.