tercih etmek
Kızımız kitap okumaz; telefonunu tercih eder.
선호하다
우리 딸은 책을 읽지 않는다; 그녀는 그녀의 휴대폰을 선호한다.
başlatmak
Boşanmalarını başlatacaklar.
시작하다
그들은 이혼을 시작할 것이다.
karıştırmak
Meyve suyu karıştırıyor.
섞다
그녀는 과일 주스를 섞는다.
ayrılmak
Birçok İngiliz, AB‘den ayrılmak istedi.
떠나다
많은 영국 사람들은 EU를 떠나고 싶어했다.
çalışmak
Tabletleriniz çalışıyor mu?
작동하다
당신의 태블릿이 이미 작동하나요?
oturmak
Odada birçok insan oturuyor.
앉다
많은 사람들이 방에 앉아 있다.
aşağı bakmak
Vadinin aşağısına bakıyor.
내려다보다
그녀는 계곡을 내려다본다.
kar yağmak
Bugün çok kar yağdı.
내리다
오늘 눈이 많이 내렸다.
hissetmek
Anne, çocuğu için çok sevgi hissediyor.
느끼다
어머니는 아이에게 많은 사랑을 느낀다.
yürüyüşe çıkmak
Aile Pazar günleri yürüyüşe çıkıyor.
산책하다
그 가족은 일요일에 산책을 간다.
çalmak
Zilin çaldığını duyuyor musun?
울리다
벨이 울리는 소리가 들리나요?
yenilmek
Daha zayıf köpek dövüşte yenilir.
패배하다
약한 개가 싸움에서 패배했다.