መዝገበ ቃላት

ግሲታት ተማሃሩ – እንግሊዝኛ (UK)

cms/verbs-webp/33688289.webp
släppa in
Man ska aldrig släppa in främlingar.
içeri almak
Asla yabancıları içeri almamalısınız.
cms/verbs-webp/75487437.webp
leda
Den mest erfarna vandraren leder alltid.
öncülük etmek
En deneyimli dağcı her zaman öncülük eder.
cms/verbs-webp/115291399.webp
vilja
Han vill ha för mycket!
istemek
Çok fazla şey istiyor!
cms/verbs-webp/99769691.webp
passera
Tåget passerar oss.
geçmek
Tren yanımızdan geçiyor.
cms/verbs-webp/91696604.webp
tillåta
Man bör inte tillåta depression.
izin vermek
Depresyona izin verilmemeli.
cms/verbs-webp/61280800.webp
hålla tillbaka
Jag kan inte spendera för mycket pengar; jag måste hålla tillbaka.
özdenetim uygulamak
Çok fazla para harcayamam; özdenetim uygulamalıyım.
cms/verbs-webp/63457415.webp
förenkla
Man måste förenkla komplicerade saker för barn.
basitleştirmek
Çocuklar için karmaşık şeyleri basitleştirmeniz gerekiyor.
cms/verbs-webp/60111551.webp
ta
Hon måste ta mycket medicin.
almak
Birçok ilaç almak zorunda.
cms/verbs-webp/14733037.webp
lämna
Vänligen lämna vid nästa avfart.
çıkmak
Lütfen bir sonraki çıkıştan çıkın.
cms/verbs-webp/112286562.webp
arbeta
Hon arbetar bättre än en man.
çalışmak
O, bir erkekten daha iyi çalışıyor.
cms/verbs-webp/89636007.webp
skriva under
Han skrev under kontraktet.
imzalamak
Sözleşmeyi imzaladı.
cms/verbs-webp/115153768.webp
se klart
Jag kan se allt klart genom mina nya glasögon.
net görmek
Yeni gözlüklerimle her şeyi net görüyorum.